Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

Unus pro omnibus, omnes pro uno[1]

Alaska Zirvesi ve Trump’ın Avrupalı liderleri sıraya dizip ayar vermesinden sonra, asker ve sivil milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Ukrayna’daki savaşın akıbeti, Moskova’nın toprak, Kiev’in de “güvenlik” talebinin arasına sıkışıp kaldı.

Bu, sadece bizim gelişmelere ve sonuçlarına bakıp yaptığımız bir çıkarım değil.

ABD Başkan Yardımcısı Vance, yürütülen pazarlığı basitçe ortaya koydu; Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmaya yönelik müzakerelerin, Ukrayna’nın güvenlik garantileri ve Rusya’nın – işgal etmediği Ukrayna toprakları dâhil – kontrol etmek istediği topraklar üzerinde odaklandığını söyledi.

Bu açıklama ilk bakışta stratejik yaklaşımdan yoksunmuş gibi görünse de kurulan denklem tam olarak bu.

Toprak karşılığında Batı’nın etkin güvenlik garantisi…

Transatlantik ittifak, Rusya ile muhtemel bir barış anlaşmasının ana hatlarını belirlemek, savaşı bir şekilde nihayetlendirmek istiyor; amma ve lakin yaşlı kıtanın burnu havada liderleri bunun hiç kolay olmadığının farkında.

Putin’in eli çok güçlü. Üstelik Kırım’ı da cebine koymuş durumda.

Üzerinde çalışılan formül, Ukrayna’nın NATO’daki “5. madde tarzı” bir garantiden yararlanması yönünde.

Görünürde Moskova bu formüle çok fazla itiraz etmeyecek gibi.

Putin’in cinlerini tepesine çıkarmamak için Ukrayna’nın ittifaka üyeliği söz konusu olmayacak ama yine de İtalya’nın pörtlek gözlerini devirerek, ağzını burnunu yamultarak yaptığı jestlerle, mimiklerle diplomasiye yeni bir üslup getiren Başbakan Meloni’nin “Askerlerimizden biri ölse, hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız, yoksa tepki mi göstereceğiz? Tepki verirsek, bunu NATO’nun yapmak zorunda kalacağı aşikâr. O zaman 5’inci maddeyi hemen devreye sokabiliriz.” mealindeki sözlerini dikkatlice not etmek lazım.

Mesela, Rusya Ukrayna’ya tekrar saldırırsa, 24 saat içinde karşılık verebilecekler mi? Şimdi oturup buna karar vermeye çalışıyorlar.

ABD desteği olmadan atacakları adımların sınırlı olduğunu da biliyorlar.

Gelin, şimdilerde milletin diline pelesenk ettiği şu ünlü maddeye bir göz atalım.

NATO Antlaşması’nın 5. maddesi, örgütün temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor.

Anlaşmanın ruhu da diyebiliriz, çünkü kolektif savunma ilkesini düzenliyor.

Yani, bu maddeye göre NATO üyesi bir ülkeye yapılan silahlı saldırı, tüm üye ülkelere yapılmış olarak kabul ediliyor. Her üye ülke, saldırıya uğrayan ülkeye yardım etmek için gerekli gördüğü eylemi, buna silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere, bireysel veya müşterek olarak yapma hakkına sahip bulunuyor.

Karikatürize edersek, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için…” vaziyeti söz konusu.

Ama zurnanın zırt dediği yer de burası.

Çünkü 76 yıllık NATO tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. maddesi sadece bir kez uygulandı. O da El Kaide’nin 11 Eylül 2001’de ABD’ye yönelik terör saldırısı sonrasında.

Üye ülkeler, 4 Ekim 2001’de toplanmış, kolektif savunma kararı almışlardı.

Tabii, canı yanan ABD olunca akan sular duruyordu.

Oysa Türkiye tam 41 yıldır PKK terörü ile boğuşuyor. 40 binden fazla insanımız teröre kurban gitti. Basbayağı ülkemize karşı organize bir terör saldırısı söz konusuydu. Ama ittifakın aklına NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip üyesi Türkiye için 5’inci maddenin uygulanması gelmedi.

Gelmediği gibi üye ülkelerin önde gelenleri el altından ya da açık açık terör örgütünü desteklemeyi sürdürdü.

Madem aynı ittifakın içindeyiz, tamam, siyasi nedenlerle yardım etmekten imtina ediyorsunuz ama bari terör örgütüne destek vermeyin…

Bugün PKK militanlarının NATO üyesi ülkelerde cirit attığını cümle âlem biliyor. Hepsi, bu ülkelerin öyle ya da böyle koruması altında.

Kanlı bir terör örgütü emperyalizmin aparatıysa, NATO’nun beşinci maddesinden muaf oluyor.

Nerede kaldı kolektif savunma!

Ukrayna meselesine geri dönersek…

Açıkça yazmakta fayda var: NATO’nun 5’inci maddesine benzer güvenlik ve garanti formülünün Ukrayna için pratikte hiçbir anlamı yok. Batı, sıkıyı gördüğü anda tornistan eder; kuşkunuz olmasın.

Kimse çıkıp “Ukrayna’daki Avrupa savunmasının başladığı coğrafyadır.” filan demesin. Bunu daha önce bilmiyorlardı da şimdi mi akılları başlarına geldi?

Bunu gördüğü için Putin’in de şimdilik ses çıkarmamayı tercih ettiğini düşünebiliriz.

Ez cümle, Zelenski’nin kime ve neden güvendiğini bir kez daha düşünmesinde yarar olacaktır diyerek yazımıza noktayı koyalım.

[1] “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.”